STAX SR-009S ve SRM-T8000 Bölüm

http://stereomecmuasi.com/2019/07/stax-sr-009s-ve-srm-t8000-bolum-2.html

Şimdi gelelim dinleme notlarına. Geleneksel olarak ilk denemelerimi bilgisayar sistemimde yaptım. Film ve oyunlarda nasıl performans göstereceğini anlamaya çalışırken bir yanda da kulaklığı ve pre-amplisini biraz “pişirdim” diyelim. Bu size ilk bakışta acayip gelebilir ancak neredeyse ilk STAX ile tanıştığım günden beri ben bilgisayar oyunu oynarken hep kullanıyorum. Çok da keyifli oluyor. Hele ki, özel bir oyun veya film ile denk gelirseniz. Oyun bilgisayarıma Matrix X-Sabre DAC bağlı iken varolan kablolarımla denemelere başlıyorum. Denediğim oyun ise Hellblade: Senua’s Sacrifice. Bu oyunu denerken DAC’ımı devreden çıkartıp oyun ses kartının 3D özelliğini devreye soktum. Hakan Bey manyak mısınız oyun ile deneme mi olur diyeceksiniz ama Hellblade üzerinde özel olarak uğraşılmış bir oyun. Oyunun kahramanı hanım kızımız psikoz ile boğuştuğu için arka planda devamlı olarak sesler var. İnsanı neredeyse deli edebilecek arka sesler. Şunu söyleyeyim STAX kombinasyonu ile elde ettiğim deneyimi size anlatabilmem mümkün değil. Aklınızı kaçırtabilecek kadar gerçek herşey! Bu hem oyunun hemde kulaklığın başarısı. Bu arada oyunun geliştirilmesinde Cambridge Üniversitesinden nöroloji profesörlerinin destek olduğunu da ekleyeyim. Kısa bir video günce için buraya tıklayıp işin ciddiyetini kendiniz görebilirsiniz.

Gelelim dinleme testlerine.  STAX SR-009 modelinin tadı gerçekten damağımda kalmışken neler olacağını merak ediyordum. Denemelerimde benim sistemin dijital tarafı zayıf halka olduğu için çok bahsetmeyeceğim. Artık hepinizin ezbere bildiği pikabımla denemelerime başladım. SR-009S’tan önce SRM-T8000 pre-amplifikatörü çok merak ettiğim için başladım denemelerime. Öncelikle şunu söyleyebilirim. Şimdiye kadar yapılmış bir çok üst sınıf STAX pre-ampliyi dinlemiş bir insan olarak ne diyeceğimi inanın pek bilemiyorum. Örneğin SRM-006tII benim  görüşüme göre mükemmele yakın bir amplidir. Arka plan sessizliği muhteşemdir. Belirli bir süre çalıştıktan sonra müzik su gibi akar gider. SRM-T8000 öyle bir delilik ki, artık kendi iç sesinizle baş başa kalıyorsunuz neredeyse. Detay seviyesi manyaklık seviyesine gelmiş hele ki SR-009S ile eşleştirdiğiniz zaman. Yalnız bu söylediklerimi sistemin dijital tarafı ile söylemek zor. Evet bir farklık var ancak ödeyeceğiniz tutar karşılığında elde edilen gelişim çok kayda değer değil. Bunun en önemli sebebi kaynak cihaz ve medya. Açık konuşmak gerekirse senelerdir kullandığım Michell Gyrodec + SME V kombinasyonu ile STAX ikilisinin üst noktasından bayağı uzaktayım. En azından öyle hissediyorum. Bu kombinasyonu kullanmayı planlıyorsanız kaynak tarafına ciddi bir yatırım yapmaya hazırlıklı olun. Kaynak cihaz çaldıkça STAX ikilisi daha da parlıyor çünkü.

Örneğin Alfons ve Aloys Kontarsky’in Karlheinz Stockhausen’ın Mantra’larını dinlerken ne olduğuma şaştım. Kayıt muhteşem değil belki ama çok derinlikli bir kayıt. İki piyanonun yanında her piyaniste ayrıca antika ziller ve ahşap birer blok verilmiş. Bir piyanist aynı zamanda mors kodu üretebilen kısa dalga radyo veya mors kodu kaydedilmiş bir bant çalar kullanır. Detaylara buradan bakabilirsiniz. O zillerin titreşimi sanki sonsuza kadar devam edecekmiş gibi kulaklarınızda yankılanıyor. İki piyanodan süzülen notalar sanki beyninizin içinde dolaşıyor gerçekten delilik.

Kıyaslamalarıma devam ediyorum. Charles Mingus’un benim çok sevdiğim Pithecanthropus Erectus albümüne bakıyorum. Bu ismini okumanın zor olduğu albümün en önemli özelliği modern caz anlayışının erken dönem albümlerinden bir tanesi olmasının yanında kolektif emprovizasyon konusunda da yeni gelişmelerin önünü açan bir albüm olması. Klasik cazdan da, ilerleyen dönemlerde ilk önce Avrupayı kasıp kavuracak free cazdan da etkileşimler var. Mingus’un bas notalarına bakmak yetiyor artıyor bile. Farklı albümler günler geceler boyu sistemimde akmaya devam ediyor. Kah uç noktalarda metal albümleri, kah musique concrete örnekleri havalarda uçuşurken aman yeter bu kıyas işi deyip, incelemeyi kenara bıraktım vallahi. Kırk yılın başı böyle güzel bir kulaklık elime ulaşmışken test ile neden uğraşayım ki. Hangi müzik türünü dinlerseniz dinleyin akıp giden bir performans var. Odalarımızın ve sistemlerimizin ne kadar üst seviye olursa olsun takılıp kaldığı akustik sorunları ortadan kalkmış durumda, eh insan daha ne ister!

Yazıyı hiç boşuna uzatmayayım. Zaten en başta yazılacak şeyi yazdım. Hadi kendimizi biraz zorlayıp birkaç eksik bulmaya çalışalım bari. İlk olarak SRM-T8000 için söyleyeyim. Ben STAX’ın kompakt pre-ampli tasarımını daha çok seviyorum. Önyüz gümüş, üst kısım siyah benim çok hoşuma gidiyor. Bu yeni ampli biraz büyük olmuş :) Başka bir şey aklıma gelmiyor doğrusu. SR-009S konusunda ne diyeyim kablosunu siyah yerine vintage kahverengi yapsaydılar keşke diyeyim hadi. Ya inanın uzun dinleme süresince b*k atılacak pek bir şey bulamadım. Gerçekten eski amiral gemisinin başarısını bir sonraki boyuta taşımış. Belki hayatınız boyunca STAX kulaklık dinlemediyseniz ses rengi size biraz farklı gelebilir. Çok hafif bir renklendirme yok değil. Ama bu o kadar kararında bir renklendirme ki, kayda, kaynağınıza çok hakim olmanız lazım bu değerlendirmeyi yapabilmek için. Ancak şunu da ekleyeyim benim tespitlerime göre eski serilere göre SRM-T8000 daha az renklendirme yapacak şekilde tasarlanmış. Bu arada öyle minör öyle zor hissedilebilen -duyulabilir bile olmayan- şeylerden bahsediyorum ki, öyle oturup 10 dakikada, bir günde anlaşılabilecek bir şey değil. İnanın senelerin deneyimi ile söyleyebiliyorum bunu.